Büyük Düşler 1
Düşlediğim büyüklükleri düşündüğümde yaş aldıkça uzağı daha uzak görmek gibi büyük hayallerin ufak parçalar olduğunu anlıyorsun. Sonra bu ufak parçaların ise yoldaki güzellikler ve çirkinlikler olduğunu. Bazı çirkinliklerin ise sonra güzelleme, bazı güzel şeylerin ise geçici hazlar olduğunu anlıyorsun. Büyük düşleri olan küçük insan, küçük hayat parçalarına sahip büyük bir egoya da dönüşebiliyor pek tabii… Ne zaman ki bakış açını değiştirirsin, işte o zaman her şey artık farklılaşmaya, başkalaşmaya, bir güzellemeye dönüşebilmekte. Rıfkı’nın adını ilk öpüştüğüm kadının köpeğinden alması, ilk çarpışmamı yaşadığım kadını rüyamda gördüğümde Rıfkı’nın da yaralanıp öldüğünü görmem gibi mesela. Ne kaldı ki geriye? Artık çekinmeksizin yakın gördüğüm kişilerin tabağından yemek yiyebilmekte ya da bardaklarından bir şeyler içebilmekteyim. İşte bu bir egoist bakış açısı! Boncuk’un abisi aynı zamanda ebesi oldum. Beş tatlı yavru verdi kendisi bize. Adları ise Sezai, Casper, Melahat, Zekiye ve Aslı idi. Şu an bizimle birlikte olan ise Rıfkı ve Boncuk’un karakterine çok yakın olan Sezai oldu. Neden Boncuk? Anam koymuş adını. Neden Casper? Bakımını üstlenen kişi beyaz olduğu için koymuş adını. Neden Melahat? Çünkü O, Meraklı Melahat. Neden Zekiye? Çünkü anası gibi zekiydi. Neden Aslı ve Sezai peki? Çünkü onlar çok güzel kahve yapan ve “esnaf nedir?” sorusuna en güzel yanıt olan bir çift. Tüm bunlar hayattaki ufak parçalar. Nasıl ve ne zaman birleştirildiğine bağlı olarak da sana güzelleme ya da boktanlık olarak gelebiliyor. Ee bitti. Ama devamı gelecek…
Yazarken dinlediğim: Mor ve Ötesi - Büyük Düşler, Korkma, Meksika, Sor, Yorma Kendini, Festus, Araf, Camgezer.
Uzağın gençken daha yakın görünme mefhumunu düşünmemi sağlayan film ise "Youth".
Yorumlar