Kültürel Devamlılık

   Başlığın adından da anlaşılacağı üzere kültür, kendini bazen devam ettiremeyen bir olgudur. Kültür sözcüğü, önce Fransızcada kullanılan ve daha sonra İngilizceye geçen “culture” kelimesinden gelmektedir. Demek oluyor ki mirasımız olan kültürümüzün adı bile bizim değil.
   Aslında bu tür olaylar, etkileşim sonucunda zamanla oluşan durumlardır. Bizdeki su sözcüğünün İngilizcedeki “sea” sözcüğüne çok benzemesi gibi. Zaman zaman dilde sadeleşme çabaları ve yabancı sözcüklerin atılması gibi olaylar vuku bulsa da yinede eş anlamlısı olmayan bir sözcüğü atamazsınız.
   Kültürün devamlılığı demek;  düşünce sisteminin, dolayısıyla dilin devamlılığı demektir. Bu her şeyin hızla eriyip tükendiği ve çabuk tüketimin esas olduğu bir çağda neredeyse imkânsız gibi gözüküyor. Çünkü ilgi çekmeye çalışan, reyting peşinde koşan diziler yüzünden küçük çocuklar ve gençler dilimizi yanlış öğreniyor ve kullanıyorlar. Bu gibi bazı durumlar dilimizin ve dolayısıyla düşünce sistemimizin önüne çıkan en büyük sorunlardan birisidir.
   Günlük yaşamda da karşınızdaki insanı etkilemek istiyorsanız önce onun hangi kelimeleri ve cümle yapısı kullandığına bakarsınız ve daha sonra onu yönlendirirsiniz. Topraklarımız üzerindeki mirası göremeyen yeni nesil için yapay bi şekilde oluşturulan, diğer milletlerin dayattıkları saçma kurallar silsilesinden dolayı;  asıl olan Türk milletinin kendine has değerleri kaybolup gitmektedir.
   Konuşmalarda, internet üzerindeki yazışmalarda, gazetelerde ve diğer iletişim araçlarında veya iletişime geçtiğimiz anda çok az kelimeyle kendimizi ifade edebilmekteyiz. Kendimizi ifade etmemize olanak yokken kendi toplumumuzu anlamamızın olanaksız olduğu aşikârdır. Bundan mütevellit kişilerin kendilerinden başlayıp gelişimini köklerini araştırarak devam etmesi en doğrusu olacaktır.
   Toplumu bir ağaca benzetirsek eğer, toplumu yükseltecek olan toprağın altındaki kökleridir. Çoğunluğun gözden kaçırdığı noktada tam burasıdır. Bir ağacın ayakta durması ve göğe yükselmesini sağlayan büyük ve güçlü kökleridir. Çok kısa bir tarihe sahip olan ve çoğunluğun gözünde büyüttüğü devletlerin aslında pek de sağlam ve temiz bir geçmişinin olduğunu söyleyemeyiz. Kendilerinin tabiri caizse kestirme yolu kullandıklarını söyleyebiliriz. Kendileri dışındaki ulusların gerçek tarihini zedeleyerek, olmayan bir şeyi olmuş gibi gösterip yıldırmaya çalışmaları bundandır. Bu tür olaylara gözümüzü kapatırsak kültürel devamlılığın Türkiye için geçerli olmayacağını düşünüyorum.

Yorumlar