Çocuk
Bu, gece gökyüzündeki yıldızları seyrederken kendini keşfeden bir çocuğun hikayesi. Makro-kosmos’u incelerken kendi derin mikro-kosmos’unu deneyimleyen ve aynılığı fark etmenin verdiği haz sonrasında değişen hayatını bize anlatır. Sahiden ne kadar değişmiş olabilir ki?
“Neden ?” sorusunu çok sık soran biri olan ve artık bu huyu yüzünden insanları bezdiren ama ilerdeki eylemlerinden dolayı insanlığa katkılarını düşündüğümüzde bu pek de mühim değil, şimdilik.
O gece yıldızların altında bu kez kendisine “Neden ?” diye sordu çocuk. “Neden!” “Neden varım? Nereden geldim, beni oluşturan ne ya da neler?” İşte tam o an canı sıkılmaya başladı. Çünkü bir türlü bu sorulara ne kendisi ne de çevresindekiler cevap verebilmekteydi. Çünkü, etrafındakiler O’na daha fazla soru sorma, aman yavrum aklını bunlara yorma, sorgulama demekte ve sürekli mavi bir hap yutmaya zorlamaktaydı. O ise ısrarla “hakikat”i istemekteydi. Hakikat cidden neydi? Acı olmak zorunda mıydı? Ya da soğuk…
O çocuk büyüdü ve hayatını idame ettirebileceği bir işte bir takım elbisenin içinde kalmıştı. Artık ne kendini eğlendirebileceği bir müziği ne de elinden eksik etmediği kalem ve kağıdı vardı. Eline geçen kağıtlar ise sadece boş bürokratik meseleler ve rakamlarla doluydu. Bu kez canı fena halde sıkılmıştı. Çünkü yanıtı ve yapabileceklerini bilirken yapmak zorunda olduğu “işler” vardı. Kendi kendine “Bu yaptığım iş değil, düpedüz kağıt israfı” dedi. “Kendime bir Tyler Durden yaratmadan, keçileri kaçırmadan ve kendimi kaybetmeden bir yol bulmalıyım!” dedi, kendi kendine. Fazla yüksek sesle söylemiş olmalı ki oturduğu kutucuktan başka boş bir kutucuğa ulaşmış olmalı ki, o boşluktan “Efendim ?” sesi yükseldi. Ardından “Bir şeyim yok, sadece biraz sesli düşünüyorum, sanırım.” dedi. Kadın ise “Ne düşünüyorsun?”. “Hiç, sadece hiçliği…”
Yorumlar