Güzelliklerden Payını Almayanların
İnsanın karanlık yalnızlığında, yaşamdan ve insandan hep dilerdim seni. Rüzgarda, yağmurda, gecenin sabaha varan son anlarında sarılan son sigaradan aldığım tadı bir daha alabilecek miyim sorusu hep içimi kemirmekte.
Bilmem neden geldim şu dünyaya ve ardımdan kim seslendi bana? Dostun yoluna mı sevgilinin yoluna mı düştüm? Yaşadığım cahil hevesle tadını aldığım nefesin son demleriydi belki de…
Ya bana geldim ya da yabana geldim. Tenim yanmakta ve hiçbir şey onu söndürmemekte aksine körüklemekte.
Arar arar bulamazken ben kendimi bile neden sorusunu defalarca kafama vururken, vurup da anlamazken… Beynim belki de nasırlaştı ve haliyle üretim de kısırlaştı. Yarım bırakmayı sevmeyen ben en çok yarım bırakanlardan oldum.
Bir köprüydü düşlediğim iki şeyi, iki insanı birleştirecek olan ama düşenleri gördükçe ben de onlardan birisi oldum. Düşüp de kaybettiğim o şeyi bir daha bulamamak üzere. Evvelinden bilmediğim köprüler sadece şu an yıkık kayalardan ibaret olmakta. Ne elimde kudret var harcı yapacak, ne de aklımda şeyler birbirine eklemleyebileceğim. Köprüden korkusuzca geçmem gereken zamanlara geri dönemeceğim gibi, tekrar aynı insan olmanın da mümkün olamayacağı bir yerlerdeyim. Uluorta yabanda kalan biri olarak hep ortada kalıp, hep ortadan paramparça olan köprünün üstünden bulanan sulara aktım. Su beni temizler sanarken balçıklar ve taşlar içinde yara alarak çöktüm balçığın içine.
Ne içimde Prometheus’unki gibi ateşi çalıp insanlığa birşeyler verme istediği var ne de Pan’ın üflediği flütle verdiği zevk ve haz.
Bizon Murat’ın da dediği gibi bu gibi şeyler hep “Güzelliklerden Payını Almayanlar”ın!
Bilmem neden geldim şu dünyaya ve ardımdan kim seslendi bana? Dostun yoluna mı sevgilinin yoluna mı düştüm? Yaşadığım cahil hevesle tadını aldığım nefesin son demleriydi belki de…
Ya bana geldim ya da yabana geldim. Tenim yanmakta ve hiçbir şey onu söndürmemekte aksine körüklemekte.
Arar arar bulamazken ben kendimi bile neden sorusunu defalarca kafama vururken, vurup da anlamazken… Beynim belki de nasırlaştı ve haliyle üretim de kısırlaştı. Yarım bırakmayı sevmeyen ben en çok yarım bırakanlardan oldum.
Bir köprüydü düşlediğim iki şeyi, iki insanı birleştirecek olan ama düşenleri gördükçe ben de onlardan birisi oldum. Düşüp de kaybettiğim o şeyi bir daha bulamamak üzere. Evvelinden bilmediğim köprüler sadece şu an yıkık kayalardan ibaret olmakta. Ne elimde kudret var harcı yapacak, ne de aklımda şeyler birbirine eklemleyebileceğim. Köprüden korkusuzca geçmem gereken zamanlara geri dönemeceğim gibi, tekrar aynı insan olmanın da mümkün olamayacağı bir yerlerdeyim. Uluorta yabanda kalan biri olarak hep ortada kalıp, hep ortadan paramparça olan köprünün üstünden bulanan sulara aktım. Su beni temizler sanarken balçıklar ve taşlar içinde yara alarak çöktüm balçığın içine.
Ne içimde Prometheus’unki gibi ateşi çalıp insanlığa birşeyler verme istediği var ne de Pan’ın üflediği flütle verdiği zevk ve haz.
Bizon Murat’ın da dediği gibi bu gibi şeyler hep “Güzelliklerden Payını Almayanlar”ın!
Yorumlar