Wooden Love(Odun Sevgilim)
14.05.2009
İsterim ki bir odun sevgilim olsun. O dizime yatsa ve ben ona bi’ hikâye anlatsam ve o filizlense. Ama böyle olmuyor ilişkiler monolog şeklinde olsa çok basit, yavan ve aynı zamanda da çıkar ilişkisi gütmeyen bir ilişki olup çıkar. Hayattaki her şey birey bazlı gerçekleşmiyor. Yüce duygular bile paylaşarak niceliği bakımından ele alındığında azalır ya da artar. Sevgi paylaştıkça çoğalır, hüzün paylaştıkça azalır denen demode laflar takınmayacaktım ama başka türlü anlatamadım.
Yani önce kendini tanımalı, sonra kendini tanıtmalı, daha sonra karşısındakini tanımalı. Bu sıraya özen göstermezsen ben sana direk “odun” derim. Ki böyle sevgililerde hiç mi hiç çekilmez ya. Yani düşünün ki böyle birisi yok ve sen bencilce kendini yontuyorsun ama onunla birlikteyken de beyninin işe yarar kısımlarını yontar, yontar ve beyninin sadece kız arkadaşa ne diyeceğim, şimdi ne yapsam diyen kısmı çalışır hale gelir ve sen ve kız bir başınıza aynı monotonlukta devam edersiniz. Ve bu durumda sen odunun büsbütün kendisi olursun.
Mamal okumak değildir aslında bunlar. Özgün bi yaklaşım diye kabul edelim. Bana böyle geliyor sana farklı gelebilir durumunun ta kendisidir. Normaldir de çünkü sen bir insansın; odun değil.
Siz, siz olun bu odunlardan uzak durun. Yoksa sizinde bilincinizi yıkayabilebilirler. Sen ona göre iyi ya da buna göre iyide olma sen istediğin şeyin en iyisi ol, yaptığın şeyi sev yeter hayatta. O zaman zaten sen o odunları değil; gerçek bir köklü çınar seni bulacaktır. Ne örnek ama ben bile etkilendim şahsen.
Aa cidden ben anlamadım, hadi bide ben deneyeyim dersen hodri meydan… Bi’ şey diyemem yaşa ve gör.
Sen kimsin ki odun kim, çınar kim görebiliyorsun, kategorize edebiliyorsun diyebilirsin içinden. Ama o senin içindeki sorgulayıcı zihniyettir. Sevdim onu bi ara tanışalım ;). En azından şu ana kadar bi şeylerin mesajını alman gerekirdi. Ama zamanla da anlayabilirsin. Amansız ol, sorgulayıcı ol, arabesk takılma, her şeye üzülme, basit esprilere gülme, odunlarla takılma, insan olduğunun farkına ne kadar geçte olsa var. Hiç kimse dört dörtlük ve kusursuz olamaz ama en azından çabalamalı ve bulmalısın o içindeki cevheri. Sonra zaten ona baktıkça sana gelen ilhamla başaramayacağın hiç bir şey yok. Çok büyük bir laf ama birde derler ki “İmkânsız diye bir şey yoktur.”. Bunları bir düşünmek, düşünmek ve bir daha düşünmek gerekir diye düşünüyorum(:
Yorumlar